SAYıklaMAK
Kadının topukları
yalınayak basmaktan ya da bakımsızlıktan olsa gerek diken diken olmuş grimsi
bir renk almış ve susuz topraklar gibi çatlamıştı.Bu ayakların çirkinliğine
bakarken bir çin atasözü geldi aklıma…Ama şimdi hatırlamıyorum.
Mavi bir ev hayal ediyorum beyaz kapısı olan.Ev deniz
kenarında olmalı.Olmazsa olmaz şartı budur hayalimin.merdivenler kumlara
değmeli.Geceleri uçsuz bucaksız bir karanlık olmalı,ve bazı geceler yakamozla
uyumalıyım.Pencereleri büyük olmalı…Hatta duvarları sadece evi ayakta tutan
kirişler olmalı…Çatısı camdan…Mavi demiştim değil mi?Göğün mavisi,denizin
mavisi,gecenin mavisi…
Mavi bir ev hayalinin helak olan bir kavimden arta
kalanlarla yeni bir dünya kuran ablak bir yüze dönüşmesiyle kramp giren bir diz
kapağım oldu şimdi.Gözüm aydın.
Babil kulesinin Ay Tanrıçasına sunulan onbeş metrelik en üst
katına altınlarla kaplı sandalyelere ,masalara ve sütunlara bir ateş topu
gönderip eritmeliyim hepsini.Ve hurda niyetine satmalıyım bankalara.Ya da üzüm
çalıp bekçi dövmeliyim babilin asma bahçesinden.Kaçak şarap üretmeliyim ve içki
haramdır yazmalıyım üstüne.Ne bileyim bir suç işlemeliyim işte karar
veremiyorum…
Yasakların bilinçlilik evresinde doyulmaz bir hazzı
vardır.Bilerek ve isteyerek yürür
insan.Ebem kuşağı altından geçmiş gibi hisseder ama yanılır.Rasyonel bir
yaklaşımla özetlersek –UZAKLAŞIR-.Kereviz diyordum masum değilmiş
meğer…Afrodizyak etkisinden mütevellit Elma aklanıyor gözümde.Yasak Sebze diye
bir jargon filizleniyor lugatimde.Oysa
kereviz ne güzel bir sebzeydi.
Bir kadın otuzbeş yaşında güzelliğin zirvesindedir
safsatasında boğulurken,kaşlarını kaldırıp,karnından yağ aldıran,iğnesiz eşarp
bağlamış,kırmızı pardesülü kadının yüzündeki lekelerini memleket meselesi gibi
anlatmasıyla midem burgulanıyor.Çatallı sesimle çakma nike eşofman altı gibi
kalıyorum ortada.Kendimi bir b.k sanarak…B.k bile içerdiği maddelerle toprağa
neşve verirken bir b.k olamamak koyuyor bu sefer.
Oysa o an aklımda tek kalan şey Fransız kadınlara
benzetilmemdi.Ve başka bir şey daha.Şimdi yüzünü bile hatırlamıyorum.Kadının
yüzü lekeli senin yüzün yok…Hayır yalan söylüyorum.Edith Piafın kaşları üzerine
yemin ederim ayna hariç her şey mıh gibi
çakılı aklıma.Sorun şu ki; Aynalar çabuk unutuyor da ben unutmuyorum.Unutan
Aynaları Unutmak gerek.İnsan nisyanla malüldür diye bir yalan kol
geziyor.Nisyan güzel bir kız ismi olabilirdi mesela.Ama bu söze yakışmamış
pirimJ
Dış çevrenin parametrelerinde susuz kalmış bir azize
gibiyim.Çöldeki değişkenlerden artırdığım 100 gr vasoserc gibi şimdi hayat.Biraz yan etkili biraz
döngülü…dengeli veya dengesiz…Yer ayaklarımdan kayıyor,başımdaki lambalar dönüyor
semazen rolünde…ve ben TC ‘mi veriyorum yer altı krallığına vatandaş kabul
edilmek için…
Boşver analizleri…mavi evi hayal et…mavi ev…mavi…ma…
Yorumlar
Yorum Gönder