Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Naif Bir Ruha Dairdir

    Bulutsuz ülkelerin çocuk bakışları Annesiz kızların evcilik oyunları Ölü kadınların solgun teni, Damarsız, arabesk bir şarkı, Ve bir uçurtmanın cam tozlu ipiyim İpsizim, I Tecelli; Uykunun yılan tembelliğinde gezindiği Arzu ve ter kokan bir yanardağ buğusu Savaştan çıkan bir ülke gibi yorgun ve sessiz Sana tavsiyem; biriktir eteğindeki taşları Ve ıslat ağzındaki baklayı Konuşma ve içinden anlat mevzunun derinliğini Sonuç alınamaz yalnızlığımızı Ve çaresiz iktidarsızlığımızı II Vuku; Yağmur sakinliğinde Ve sandığından güçlü aslında Elimin tersiyle vurduğumdan mı nedir Avuçlarım  sancılanıyor Kaygılarım karambolde, Korkularım çıkmazda Çiğrilmiş rüzgar gibi ağzımda büyüyor bu özlem Kurutuyor boğazımı Yutamıyorum III İtidal; Bir yanımda ağır varoluş Öbür yanım çelimsiz bir mızrak Tanyeri ağarırken seyrettiğim yüzün Soluğun ve renksiz uykun Kutsal bir damar gibi atar göz

SAYıklaMAK

Kadının topukları yalınayak basmaktan ya da bakımsızlıktan olsa gerek diken diken olmuş grimsi bir renk almış ve susuz topraklar gibi çatlamıştı.Bu ayakların çirkinliğine bakarken bir çin atasözü geldi aklıma…Ama şimdi hatırlamıyorum.   Mavi bir ev hayal ediyorum beyaz kapısı olan.Ev deniz kenarında olmalı.Olmazsa olmaz şartı budur hayalimin.merdivenler kumlara değmeli.Geceleri uçsuz bucaksız bir karanlık olmalı,ve bazı geceler yakamozla uyumalıyım.Pencereleri büyük olmalı…Hatta duvarları sadece evi ayakta tutan kirişler olmalı…Çatısı camdan…Mavi demiştim değil mi?Göğün mavisi,denizin mavisi,gecenin mavisi… Mavi bir ev hayalinin helak olan bir kavimden arta kalanlarla yeni bir dünya kuran ablak bir yüze dönüşmesiyle kramp giren bir diz kapağım oldu şimdi.Gözüm aydın. Babil kulesinin Ay Tanrıçasına sunulan onbeş metrelik en üst katına altınlarla kaplı sandalyelere ,masalara ve sütunlara bir ateş topu gönderip eritmeliyim hepsini.Ve hurda niyetine satmalıyım bankalara.Ya