"BELA" -1-


Her şeyin kendi lisanında hikayesi vardır
parmağımdaki ağır saçmalığın bile
kaç sigara öldürür ki beni
ya da kaç iç çekiş
kanadığın her yer acı ve kirpikler talihsiz
kadının kalbi yalan ve gıymet yuvasıydı oysa
anlayın artık
bu kadınlar; bir cadının uğursuz sözleri
içinde fokurdayan yarayı akıtmaktan,
ve acıyan yumruları sıkmaktan zevk alan
ve irinden beslenen

oysa kutsal emanet, hatta baş tacı
oh ne ala
bu bedava kutsayış bu şerefli masallar
hangi ademin gönlünden koptu ki bu kabulleniş
yine de cennetin ayaklara serildiği müptezel
yine de ahı tutmayan merhamet

gitmek ya da ölmek
kutlu bir vasiyet ve nefret kusmuğu bırakarak
bak güzelim iyi düşün Tanrı seni eğri yarattı
eğ boynunu toprak senin vatanın
düşlediğinse gökyüzü
yüz suçtan aklansan ne çare
diyemediğin onca cümle yakanda
somurtmuş bir ecnebi gibi gez sokakta
yuttuğun harfler için su iç
boğazına yapışmasın imalar

sesin kuyularda taş sekmesi
bir kız çocuğu öfkesi tepinir ruhunda
kavlini unutan aciz kulların alın yazısıdır
ölüm döşeğinde hayat bulanların ilk sözleri
bu kadar yalan içinde “bela” demek içimden gelmiyor nedense.

Kusura bakma Tanrım
Bu ayetler benim toprağımda hükümsüz.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unutulan Gündüzün Gecesi