SAYıklaMAK
Kadının topukları yalınayak basmaktan ya da bakımsızlıktan olsa gerek diken diken olmuş grimsi bir renk almış ve susuz topraklar gibi çatlamıştı.Bu ayakların çirkinliğine bakarken bir çin atasözü geldi aklıma…Ama şimdi hatırlamıyorum. Mavi bir ev hayal ediyorum beyaz kapısı olan.Ev deniz kenarında olmalı.Olmazsa olmaz şartı budur hayalimin.merdivenler kumlara değmeli.Geceleri uçsuz bucaksız bir karanlık olmalı,ve bazı geceler yakamozla uyumalıyım.Pencereleri büyük olmalı…Hatta duvarları sadece evi ayakta tutan kirişler olmalı…Çatısı camdan…Mavi demiştim değil mi?Göğün mavisi,denizin mavisi,gecenin mavisi… Mavi bir ev hayalinin helak olan bir kavimden arta kalanlarla yeni bir dünya kuran ablak bir yüze dönüşmesiyle kramp giren bir diz kapağım oldu şimdi.Gözüm aydın. Babil kulesinin Ay Tanrıçasına sunulan onbeş metrelik en üst katına altınlarla kaplı sandalyelere ,masalara ve sütunlara bir ateş topu gönderip eritmeliyim hepsini.Ve hurda niyetine satmalıyım bankalara...